Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: Türkiye’nin Kürt sorunu mesele olmaktan çıktı, konuya dönüştü

“`html

T24 Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı Mehmet Uçum, “Devlet ve Kürtler” başlıklı yazısında Türkiye’deki Devlet ile Kürtler arasındaki ilişkinin Cumhurbaşkanı Erdoğan döneminde artık bir “sorun” olmaktan çıkıp bir “mesaj” haline dönüştüğünü ifade etti.

Uçum, bazı kişilerin “Kürt meselesi” terimini kimlik siyaseti üzerinden Türkiye’nin birliğine yönelik tehditler üretmek için kullandığını, ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi tutumu itibarıyla Kürtlerle ilgili herhangi bir sorun olmadığını vurguladı. Ayrıca, “kırk yıllık terör sorunu”nun bölgede Kürtleri istismar eden emperyalist bir strateji olduğunu ve bu durumun kesinlikle Kürt meselesi olarak tanımlanamayacağını belirtti.

Uçum yazısında, Türkiye’nin Kürtlerle olan ilişkilerinin sorunlardan ziyade konular çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu konular arasında Kürtlerin devlet ile bütünleşmesi, Türk milleti’nin tüm bileşenleri gibi Kürtlerin de Türkiye’nin demokratik gelişimine katkıda bulunması ve Kürtçenin haklarının güçlendirilmesi yer aldığı ifade edildi. Türk vatandaşlığının etnik, dinî veya ırkî bir bağlantı değil, hukuki bir bağ olarak tarif edildiği için eşit vatandaşlık konusunda bir sorun bulunmadığını, Kürtlerin Türkiye’nin gerçek eşit vatandaşları olduğuna duyduğu inancı vurguladı.

Uçum, son olarak Türkçenin hâkim, birleştirici ve tek resmi dil olması gerektiğini belirtti. Bu bağlamda geliştirilmeye çalışılan “bölücü projelerin” giderek daha çok açığa çıktığını ve toplumda bir karşılık bulamadığını ifade etti. “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmanın, hem Türkiye hem de bölge için yeni bir dönem başlatmanın şart olduğunu, bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin liderliklerinin büyük bir hız kazandırdığını vurguladı.

Mehmet Uçum’un yazısının tamamı şu şekildedir:

“PAZAR YAZISI”

DEVLET VE KÜRTLER

SORUN DEĞİL, MESAJ!

Türkiye’de Devlet ile Kürtler arasındaki ilişki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetiminde artık bir “mesele” olmaktan çıkıp “konu” haline gelmeye başlamıştır. Bu geçiş sürecinin sürdüğü söylenebilir. Ancak bu bakış açısı, Devletin hâkim yaklaşımı olarak benimsendi.

Kimileri “Kürt meselesi” ifadesini kimlik siyasetine dönük, Türkiye’nin birliğine tehdit olarak kullanıyor. Bazıları da Kürtleri sorun olarak görmeye devam ediyor. Ancak günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti için Kürtlerle ilgili herhangi bir sorun yoktur.

Kırk yıllık terör sorunu yalnızca Türkiye’nin Kürtlerini değil, bölgedeki tüm Kürtleri istismar eden emperyalist bir planın ürünüdür ve kesinlikle Kürt meselesi olarak tanımlanamaz.

KONULAR

Gelişen durum, Devletin Kürtlerle olan ilişkisini sorunlar yerine konular üzerinden ele alındığı yeni bir aşama olarak tanımlanabilir.

Bu konular arasında şunlar yer alır:

  • Ayrılıkçı eğilimlerin kökünden ortadan kaldırılması ve Kürtlerin Devletle eksiksiz bütünleşmesi.
  • Türk milletinin tüm bileşenleri gibi Kürtlerin de Türkiye’nin demokratik gelişimine tam anlamıyla katkıda bulunması, ülkeyi sahiplenmesi.
  • Kürtçe özgürlüğünün artırılması ve bu bağlamda devletin yapıcı yaklaşımının öncülüğünde olumsuz uygulamaların ortadan kaldırılması.

Bu konular üzerinde daha etkili ve köklü adımlar atabilmek için “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmak temel bir gereklilik olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle silah bırakma çağrısı koşulsuz olmalıdır ve bu şekilde gerçekleşmesi zorunludur. Aksi durumda, koşul olan bir durum başka bir koşula tabi kılınamaz. Kimse bu noktada hayali senaryolar yazmamalıdır.

BÖLÜCÜLÜK PROJELERİNİN TASFİYESİ

Devletin bu yüzyılın başından itibaren yürüttüğü faaliyetlerin ve uygulanan politikaların neticesinde, Türk vatandaşlığının ve Türk milletinin gerçek anlamda Kürtleri kapsadığı gerçeği giderek daha belirgin hale gelmiştir.

Özellikle 20. yüzyıl deneyimlerine dayanarak oluşturulmak istenen tüm şüphelere rağmen, Türk milleti ve Türk vatandaşlığı kavramları, içerik ve derinlikleriyle herkes tarafından daha fazla kabul edilmekte ve anlaşılmaktadır.

Hukuk sistemimiz Türk vatandaşlığını etnik, dinî veya irkî bir bağdan ziyade hukuki bir ilişki olarak tanımlıyor. Yani vatandaşlıkta farklılık gözetilmeksizin, hukuki bağ tek ve belirleyici ölçüttür. Her vatandaş aynı hak ve yükümlülüklere sahiptir; bu nedenle hukukan eşit vatandaşlıkta bir sorun yoktur.

Bu yüzden, Türkiye’nin Kürtlerinin nüfus cüzdanlarını gururla taşıma konusunda bir çekinceleri yoktur. Kürtlerin bu ülkenin gerçek eşit vatandaşları olduğuna olan inançlarında duygusal bir engel bulunmamaktadır.

Kısacası, eşit vatandaşlık ile ilgili hukuki ve duygusal bir engel yoktur, fakat tüm vatandaşlarımız arasında eşitlik duygusunun pratikte hâkim olmasını sağlamak en önemli görevlerimizdendir.

Aynı şekilde Türkçenin hâkim, birleştirici ve tek resmi dil olması gerçeğine Kürtlerin daha fazla sahip çıktığı da net bir şekilde gözlemlenmektedir.

Yani millet, vatandaşlık ve dil temelinde geliştirilmeye çalışılan Türkiye’yi bölmeyi hedefleyen emperyalist projeler giderek daha fazla açığa çıkıyor, sosyal karşılıkları olmadığı anlaşılmakta ve bu tür projelerin tasfiye süreci hız kazanıyor.

Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin önderliğinde başlatılan yeni devlet inisiyatifinin ve “Terörsüz Türkiye” hedefinin büyük bir hız kazandığı görülmektedir.

Sonuç olarak, “Terörsüz Türkiye” bir sona değil, yeni bir başlangıca işaret ediyor. Bu saate geçiş, hem Türkiye hem de bölge için yeni bir dönemin kapılarını aralayacaktır.”


“Marmara Denizi’ni kurtarmak için 1 milyar dolar gerekiyor” – Prof. Dr. Bayram Öztürk anlatıyor

Günün öne çıkan haberleri…

TIKLAYIN – 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel’in sahibi Halit Ergül’ün ifadesi ortaya çıktı; suçu tamamen personel ve danışmanlarına yükledi!

TIKLAYIN – “İşkence” ve “kaçırma” suçlamasıyla yargılanan MHP Burdur İl Başkanı Mustafa Gün ve Ülkü Ocakları İl Başkanı Emre Ünlü’nün 14 yıla kadar hapsi isteniyor!

TIKLAYIN – CIA: Covid-19’un muhtemelen bir laboratuvar sızıntısından kaynaklandığı belirtildi

TIKLAYIN – Spor yazarları, Galatasaray – Konyaspor karşılaşmasını değerlendirdi: Hakem Halil Umut Meler, Galatasaray’ın futbol oynamayı unuttuğu gibi hakemliği de unutmuş!

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir